30 Ağustos 2012 Perşembe

Ağustos'ta ne okuduk

Bu ay  10 günlüğüne tatil amaçlı gittiğimiz Gönen'de sessiz,sakin,ağaçlar ve kuş sesleri ile kaplı yerde daha çok kitap okurum diye düşündüysem de,
kendimi meyveye,sebzeye,köpeğe,kediye,dağa,taşa vermekten tatili tek kitapla bitirdim.Ancak eve geldikten sonra onca iş güç arasında daha çok kitap okuduğumu görünce ben de şaşırdım.



Leyla'nın evi ilk okuduğum romandı bu ay.Gerçekten de elimden hiç bırakmadan tek günde
bitiriverdim,İstanbul'u ,boğazı ve eski İstanbul geleneklerini,köşkleri,yalıları içime sindire sindire okudum.Bosnalı Yalısı bahçesindeki küçük evde oturan Leyla'nın yalının yeni sahipleri tarafından evinden çıkarılmasıyla başlayan hikayede,Leyla aslında yalının eski sahiplerinin mirasçısıdır ve yalı satılınca kendi üzerine tapulu küçük evde yaşamaktadır.Leyla'nın diğer karakterlerle yolunun kesişmesini okurken, diğer taraftan da paşazadeler,sadık uşaklar,sonradan görmeler,Cihangir'in marjinal insanları,dışlanmış insanlar ve İstanbul Boğazı'nın enfesliğine şahit oluyoruz. Leyla'nın evi sıkılmadan okunacak bir kitap,mutlaka okunmalı

Seri katil romanlarından hoşlananlar için biçilmiş kaftan olan 'Temizlikçi' katilin kendi ağzından anlatıldığı için belki de oldukça ilginç geldi bana.Polislerin içinde çalışan,herkesin yarım akıllı,yarı özürlü olarak bildiği temizlikçi Joe'nin aslında ne kadar zeki,kurnaz ve kana susamış olduğunu okudukça görüyorsunuz.Dexter tadında ve hemen bitmeyecekmiş gibi oldukça kalın bir roman.Yazarı:Paul Cleave



Halim Bahadır romanı olan Tuzağa Düşen Masumiyet 12 Eylül dönemi,78 kuşağı gibi konulara ilgisi olanlar için güzel bir kitap.Kitapta şimdiki zamandaki insanların o döneme ait küçük hikayeleri,anıları mevcut.Darbenin insanlara verdiği ve onlardan götürdüğü şeyler,bir zamanların en ateşli devrimci ve milliyetçilerinin sonradan nasıl değiştiklerini anlamak ve dönemin gençliği ile şimdiki zamanın gençlerini kıyaslamak için oldukça ideal ve ibret verici.


Şems Tebrizi'ye bir başka açıdan bakan Kimya Hatun romanı Elif Şafak'ın Aşk ve Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar'ından daha başka bir şekilde anlatıyor olayları.Mevlana'nın üvey kızı Kimya Hatun'un anlatımıyla Kerra Hatun,Mevlana,Şems ve dönemin Konya'sını zevkle okuduysam da.Şems Tebrizi'nin bir başka yüzünü görmüş oldum.Ama her kitapta Şems bir başka şekilde anlatılıyor,buna kafa yormak çok zor.Saide Kuds ödül alan bu romanında Şems'in kıskançlığı,eşine uyguladığı şiddet ve paranoyalarıyla yüzleştirmiş okurları.

Bugün bitirdiğim İki Cami Arasında Aşk ise Mimar Sinan ile Mihrimah Sultan arasındaki aşk üzerine yazılmış bir roman.Kızı yaşındaki sultana aşık olan Mimar Sinan ,Mihrimah,Hürrem Sultan,Kanuni ,Rüstem Paşa..hepsi bu kitapta.Zaten bu aralar bir Şems bir de Hürrem Sultan hangi kitabı kaldırsak altından çıkıyorlar.Tek yaptığım yazarlar bu dünyadan göçmüş insanlar hakkında bir şeyler yazarken,gerçeğe yakın,iyice araştırılmış şeyler yazsınlar diye dua etmek.


Bu demektir ki,bu ay sadece 5 kitap okumuşum,fazla fırsat bulamadım demek ki gezmekten.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÇEKİNME VER AYARI